Dayanamadık bu öğlen. Kadim dost ve mesai arkadaşı Tolga gaza getirdi :) Balık ekmek, bira diyince akan sular durdu. Hasan da eşlik edince soluğu Eminönü’nde aldık. Önce Galata Kulesini tavaf ettik :) Tolga ile o kadar özdeşleştirdiğim bir yer ki artık arada bir Tolga’nın Kulesi diyorum :) Bende çok severim bu kuleyi. Evet, farkındayım sürekli sevdiğimi belirtiyorum :)
Galata Kulesi kısa süreli ziyaretler için doğru bir mekân değil. Kısıtlı öğle yemeği arasında es geçmekte fayda var. Çıkıp şöyle dört bir yanı uzun uzun seyredemedikten, aşağıdaki insancıklara bakıp keyif alamadıktan sonra ne işe yarar. Biz de durmadık devam ettik yolumuza. Önce Kuledibi Hastanesine uğradık kapıdan. Şahane bir yapı, eskiden İngiliz Hastanesiymiş. Daha sonra Bankalar Caddesine doğru Kamondo merdivenlerini kullandık. Aslı var mı bilmem ama adını Avram Kamondo adlı bir bankerden almış. Beyim bu merdivenleri işe rahat gidip gelmek için yaptırmış. Para olsun bende yaptırtırım :) Keyifle indik çıktık merdivenlerden. Daha fazla gezinmeden Galata Köprüsüne ulaştık. Gelsin biralar, balık ekmekler :) Nefis balık ekmekleri ve biraları itina ile tükettik…