Ya ne olacaktı? Yok, olmadı böyle. Yurdum insanı duruşu alıp şöyle feryat etmek gerek: “Yaaa nee olacağıdı!”
Şarap severler kendi aralarında ziyadesi ile mütalaa eder bu konuyu. Konuşmalara kulak misafiri olursanız kendinizi ezik hissedersiniz. Bir ses şöyle der:
— Azizim bizim memlekette şarapların yüzde doksan beşi yıllandırılmadan, olgunlaşmadan içiliyor…
Beriki söze karışır, hiç durur mu? :)
— Haklısınız üstadım, oysa bir Corvus Malbec bizimle birlikte yaşlanacak şaraplardan…
Vay be! Peki, ne zaman içeceğim ben? Kaç yaşımda? Her kafadan bir ses çıkar, kalabalıktır bir de bunlar…
Melul melul bakar kalırım… Evdeki iki şarap sandığımdan başka şarap koyacak yerimde yok… Bu insanların mahzeni var herhalde. Üstelik bu şarap sandıklarının tıka basa dolu olduğu nadiren görülür. Bende mi yıllandırsam acaba diye düşünürüm ama o anda bir başka ses duyulur.
— Rutubet konusunda ne diyorsunuz?
— 70-80 civarında olması yeterli, sıcaklık fazla oynamasın 20 derecelerde olmalı…
Yahu ben evin salonunda bir üşüyor bir terliyorum nerede bu 20 dereceye sabitlenmiş yer :)
Şimdi efenim, bu konuşmalara şahit olduğum dönemde henüz “Âlâ Ukala Şarap Oburu Nişanımı” kendime takdim etmediğim ve bu payeye erişemediğim için sessiz kaldım. Evet, evet… Mesela bu aralar yanı başımda böyle bir sohbet duysam neler ederim neler. Kimin kavında ne şaraplar varmış? Kimin şarap yıllandırdığı, ısı derecesi sabitlenmiş mahzeni neredeymiş? Bol bol güler eğlenirim yani :) Fakat ben ne bileydim, o dönemlerde ağzım açık bakıyorum insanlara. Şarapların yıllandırılmadan içilmesi konusunda pek üzgünler. Sorulur mu şimdi kavınızda neler var diye? Ayıp diyorum kendime. Dinle edebinle. Ne olursa olsun şarap dünyasına adım atalı henüz üç sene olmamış densizlik etmeyelim diyorum…
Hatta başka bir sohbette dayanamadım ben de hak verdim bu insanlara. Hak vermem için bakıyorlardı suratıma. “Haklısınız…” diyiverdim. “Bilmiyorlar şarap yıllandırmayı!!!” diye devam ettim. Fakat bu sefer taraf değiştirmişim. İçim biraz daha rahat. Ben dahi şarap yıllandırmayı bilmeyen beceriksiz ve şarap kültürü yoksunlarına laf edebilirim. Oh ne âlâ boş konuşmak :) Elbette hem fikir olan birisi olarak kibarca ve masumca sordum.
— Kaç şişe yıllandırıyorsunuz acaba?
— Nasıl?
— Bende yıllandırmak istiyorum şarapları ama…
— Ben henüz yıllandırmıyorum ama şu şarap dolaplarından almayı planlıyorum.
— Simensin var bir tane…
— Asıl franklinin var…
Aradan sıyrılıp kenara geçiyorum. Kime sorsam bu dolaplardan alma “planında” :) Şarap sevgisi iç gıdıklar :) Kaç şişe yıllandırdığını sual ettiğim an karşımdaki insanın suratıma bakışını hiç unutmuyorum. Sanki genel geçer bir nezaket kuralını çiğnemişim sanki söylenmemesi gereken bir sırrı açık etmişim gibi… Sebebini anlamam, durumu çözmem fazla vakit almadı. Bu odada kimse şarap yıllandırmıyor ama şarap yıllandırmayan sefillere düşmanlar! Elbette nezaket kuralını bozmuşum… Sorulur mu hiç pat diye? Şöyle devam etmem gerekirmiş: “Keh keh heh evet azizim maalesef halkımız şarabı yıllandırmadan tüketmekte, onca emek boşuna mı hah hah hooo… Hem yıllandırmıyor hem şaraba buz atıyorlarmış he he hayyt… Ben şahsen yıllandırmadan içemem, şatomun mahzeninde binlerce şişem var. TMSF el koymazsa ölmeden hepsini içeceğim…” Bu kadar eğlence yeter. Nasıl rahatlıyorum anlatamam. Şimdi bunları birine anlatsam haklısın der ama yazmanın keyfi bir başka :) Bu site bu yüzden var zaten. Tamamen âcizane keyfim için. Dolayısı ile yazdıklarım benim bile umurumda değil, senin de olmasın :)
Devam edelim. Şarap yıllandırmayı bilmeyen bu densiz milletin fertlerinden biri olarak mevcut şarap kültürümüz ile ciddi sorunlarım var. Oldum olası problemli bir tiptim zaten :) Devam edelim dedim ama… Acı gerçekleri yazmak terbiyesizlik olur değil mi? Ucundan dokunduralım o zaman :)
Şarabın bu memlekette yıllandırılmadan içildiğine üzülen üretici varsa kendisi yıllandırsın ve vakti zamanı geldiğinde piyasa sürsün. Hepimizi sıkıntıya sokuyorsunuz sevgili üreticiler. Sizden daha iyi yıllandırma şansımız yok bizim. Yıllandırın aradaki fark neyse seve seve veririz biz :) Vergiler fazla diye bizim üreticiler kazanamıyor diyordum ama bunun da bir takım ayak oyunlarını öğrendim :) Ta ta tam, ayrı bir yazı konusu yapacağım bunu efenim.
Bu arada sakın moral bozmuş olmayayım. Şahsen saklama dolabı olan, mahzeni olan ve şarap yıllandıranlara saygı duyuyorum. Lakin ben henüz planını bile yapmıyorum bunun. Dolaba ayıracağım bütçe ile ne şaraplar içerim ben :) Üstelik serde oburluk var, dolapta şarap mı durur benim evde :)
Şarap saklama konusunda acizane fikirlerimi beyan edip ahkam kestiğim bir yazımı şurada okuyabilirsiniz.
Bu arada keyifle şarap saklayan fakat benim çevremde çok az bulunan dostlar ve diğerleri kusuruma bakmasın. İnanın nasıl makul bütçeler ile şarap sakladığınızı yakinen biliyor ve takdir ediyorum. Sayenizde iki şarap severin kavlarından şarap değişmesi gibi keyifli olaylara şahit olduğum için şanslıyım. Oburluğu bir kenara bırakıp şarap sevgim olgunlaştığında sizlerin yolundan ilerleyeceğim elbette ama siz kıs kıs gülerken bırakın ben cabbar cevval şarap kültürü tacirleri ile uğraşıp eğleneyim :)
Ne diyordum? Bu memlekette şarap yıllandırılmadan içiliyor azizim…
Ehehehe, Hıncal gibi Uluç gibi hissettim kendimi yahu :)
“şarap-av eti” muhabbeti vardır ya, ben de onun için; “olur mu hiç av eti deyip geçmek, av hayvanının rengi, yaşı, dişi mi erkek mi olduğu, günün hangi saatinde vurulduğu, neresinden vurulduğu gibi şeyler de önemli, lütfen bunları da es geçmeyelim” diye yazmıştım :)
Çok doğru bir konuya değinmişsiniz :) özellikle günün hangi saatinde vurulduğu büyük önem arz etmekte. Mesela gece yarısı vurulan yeşil başlı bir erkek ördek ancak ve ancak paslı tank kullanılarak yapılan şarap ile tüketilmelidir. Üstelik bu kadar da değil, bu şarabın üzümleri, bağının güneye bakan tarafını daha seyrek budayan bağcıdan temin edilmelidir :) Ördek değilde keklik olsaydı ve sabah namazını müteakiben vurulmuş olsaydı şarap eşlemek daha kolay olabilirdi :)
Hehehe :) Dün bol küfürlü bir yorum yazmış birileri :) Küfür yerine argo kullanarak yazarlarsa itina ile yorumlarını yayınlayacağımı söyledim. Bakalım ses çıkacak mı :)
Araya girmiş olacağım ama gerçekten av eti diye birşey kaldımı ki yani etiketlerde yazıyor av eti ile iyi gider diyor nerede var av eti, erkan sen ördek yapmıştın bir kere o av etimiydi mesela şimdi?
Ördek değildi o yediğimiz, kazdı :) Eh av eti diyebiliriz belki ama itina ile yetiştirilmiş ve sonra boğazı kesilerek bize gönderilmiş bir canlıydı :) Av eti demek için tüfekle katledilmiş olması gerekir sanırım :)
20 yıllık Derdalan nasıl içilir bilemiyorummmmmm!!!
Derdalanı pek bilen yoktur sanki ama salataya bile sirke diye dökülmez o kadar kötüdür ancak çöpe gider hele yirmi yıllıksaaa
Yıllandırma konusunda haklısın bencedeee kavaklıdere ne güzel yıllandırmış şarapları satıyor, kutmanında var 99 şarapları hem çok ucuz…
Erkan Bey;
Neden bunları yazıyorsunuz? Bir yazınızda, bu sitenin, sizin dahi umurunuzda olmadığını yazmışsınız… Peki şimdi neden bunları yazıyorsunuz?
Neden yazmayayım :) Duramıyorum ne yapayım :) Siz de mi şarap yıllandıranlardansınız yoksa :)
Erkan Bey;
Şarap yıllandıran veya yıllandırma hevesi olan insanları aşağılamanızı kastetmedim. Neden böyle bir site yaptınız, sanki otorite, bir uzman, herşeyi bilen insan gibi yazıp duruyorsunuz. Kendi egolarınız tatmin etmek için insanların vaktini alıyorsunuz ve cevap hakkı bile tanımadığınız insanlara hakaretler yağdırıyorsunuz. Bir takım insanlar size karşı geldiğinde cevap veremeyip burada yazarak kendinizimi tatmin ediyosunuz??? Neden yani?
Cenk Bey;
Kimseyi aşağılamak gibi amacım bulunmuyor, başımdan geçen bir takım olayları yazıya döküyorum sadece :)
Bu yazıma yönelik bir tepkiniz var sanmıştım lakin yanılmışım. Siz genel olarak şahsi siteme tepkilisiniz anlaşılan. Cevap hakkı meselesine gelince, söz konusu olayların kahramanları şahsen tanıdığım insanlar. Rahatsız olurlarsa çekinmeden bana ulaşabilirler :) Sürekli neden yazdığımı sorgulamış ve egomu tatmin etmemi suç gibi göstermişsiniz…
Efenim ben şahsen yaptığım her işi her davranışı kendim için yaparım. Kendimi tatmin etmek için yer içerim, kendimi tatmin etmek için çalışır ve yine kendimi tatmin etmek için sitemde yazarım. Bu konular üzerine yazmamın özel bir sebebi bulunmuyor amacım yazma kabiliyetimi geliştirmek. İleride bir kitap yazmayı düşünüyorum, şimdiden başlığı belirledim:
Yapan Eden ve “Ama Neden?” diyen İnsanlar
Keyifli bir kitap olacak, piyasada görürseniz almazsınız okumazsınız, bu site sizi rahatsız ediyorsa gelmezsiniz, görmezsiniz :)
Oh çok güzel geldi sabah sabah :)
Merhaba!!!
Yüzyüze tanımadığım “arkadaşımız”a bir selam edeyim dedim :)
“TMSF el koymazsa ölmeden önce içeceğim hepsini” lafına ve yorumlar arasında Cenk beyin yorumlarına çok güldüm :))))
Şarap birkaç sene önce tanıştığım, dünyasını, sırlarını öğrenmeye çalıştığım bir güzellik benim de… Kurallar, yasaklar konusunda alerjik bir bünyeye sahip olduğum için şarap hakkında da “klasik” olanı öğrenmekten yana olup, dogma gibi onların muhakkak takip edilmesine karşı olanlardanım ben de kendimce…
Herkesin bu dünyadan alacakları var ve ne yalan diyeyim şarap da herkese “kendince”, “kendine özgü” bir dünya sunuyor. Hiçbir kısıtlamaya gelmeyecek kadar özgür şarap…
Yıllandırma konusunda da katılıyorum. Hiçbir aldığını uzun vadeli kullanmak üzere saklayamayan ben, hele ki şarap saklayacağım! Çok zor bir uğraş bu benim için ve sabır sınırlarımı aşan bir hobi.
Dediğiniz gibi… En iyi koşullarda saklasın üretici, ben de bedelini ödeyip, farkı yaşayayım. Ama henüz dilim damağım hücrelerim bu farkı doya doya tadabilecekken!
Bu arada… Geçtiğimiz aylarda, İstanbul’da bir “bağevinde” bağbozumu yapmıştık Feridun’la… Yazısı burada… İlgini çekerse :)
Sevgiler,
Banu